Posts

Değerlendirme | Phil Pressey

Image
Dusko Ivanovic yönetiminde yepyeni bir yapılanmayla sezon hazırlıklarını sürdüren Beşiktaş Sompo Japan, geçtiğimiz yılların aksine, kurdaki artışın da ciddi etkisiyle bütçede küçülmeye gitti. Ufuk Sarıca'yla yol ayrılığı sorununun çok uzun süre çözülememesi ve takımın bu nedenle fazlasıyla geç kurulması, basketbol şubesi açısından büyük hayal kırıklığı yarattı. Çoğu takım, hazırlık turnuvalarına tam kadro katılırken, Beşiktaş oyun kurucu transferini bile eylülün ikinci haftasında yapabildi. Piyasadaki oyuncu havuzunun artık iyice daralmasının da etkisiyle, siyah-beyazlı takım bu havuzdan Phil Pressey takviyesini yapmayı tercih etti. Pozisyon : Oyun kurucu Yaş : 27 Boy : 1.80 Geldiği Takım : Barcelona Geçen Yılın İstatistikleri : 11.6 dakika-4.6 sayı-1.3 ribaund-2 asist G League seviyesinde oynanan iyi basketbola fazla güvenmemek gerektiğini baştan belirtmekte fayda var. Phil Pressey, 46 maçın 45'inde ilk 5 başladığı Santa Cruz Warriors döneminde, çok önemli işler yaptı

Bir Nefret Hikayesi

Image
İstanbul, finaller söz konusu olduğu zaman spor tarihinde çok özel bir yere sahip. Bu yazının başrollerinde yer alan Obradovic ve Spanoulis için de kariyerlerinin belki de en destansı şampiyonlukları tam burada yaşandı. Obradovic, Euroleague'deki ilk şampiyonluğunu 1992'de Djordjevic'in maç kazandıran efsanevi basketiyle alırken, Spanoulis de 2012'de açık ara favori görünen CSKA karşısında büyük bir farktan geri dönerek Printezis'e yaptığı asistle son saniyede şampiyonluğu çalmıştı. Peki Avrupa basketbolunun şu anda en büyük iki figürü olarak kabul edebileceğimiz bu iki isim arasındaki nefretin sebebi ne? Öyle ki, Obradovic, 'yolda görsem selam bile vermem' derken Spanoulis bu konu hakkında yıllardır konuşmak bile istemiyor. Bu konunun biraz detayına inelim. Çoğumuzun bildiği bir hikaye aslında bu. Obradovic ve Spanoulis arasındaki nefret 21 Haziran 2010'a dayanıyor. Bu konuyu yeniden hatırlamamızı sağlayan şey ise, sizin de tahmin edeceğiniz gibi: Si

Basketbol Süper Ligi | İlk Yarı Ödülleri

Image
En İyi Takım: Yeşilgiresun Belediyespor Sezon başlamadan önce yerli genç isimler ve Ricky Ledo, Anthony Gill gibi yabancılardan oluşan bu takımın, aslında önemli bir proje takımı olduğu belliydi. Yeşilgiresun çok kritik bir karar almıştı ve bu karar hiç beklenmedik sonuçlar getirmeye başladı. Kimsenin ilk 10'a yazmadığı, hatta çoğunluğun son 3 sıraya yazdığı bu kadro, şimdilerde playoff yapma uğraşında. İçeride seyircisiyle oluşturduğu birliktelik sayesinde kolay kolay maç vermeyen Karadeniz ekibi, oyun kurucu pozisyonunda Malcolm Armstead yerine daha kaliteli bir isme sahip olsa, her şey dört dörtlük olabilirdi. Yine de bu olay, onların ilk yarıdaki en büyük sürpriz oldukları gerçeğini değiştirmiyor. En kötü takım: Muratbey Uşak Sportif Koç Ozan Bulkaz'ın yarattığı etkisiz takım, geçen yıllarda başarılı olan Uşak'ın bu yıl çok gerilerde kalmasına neden oldu. Yetersiz yerli rotasyonu, plansızlık, kadro belirsizliği ve bunun gibi sayılabilecek daha bir sürü sebep,

Yeni Misafirlerimiz #4: Coty Clarke

Image
Ekim 2014'te İsrail 2. liginde tutunmaya çalışan bir oyuncu, Mart 2015'te Boston Celtics'ten 10 günlük kontrat kapacak seviyeye gelebiliyorsa, burada büyük başarı öyküsü gizlidir. COTY CLARKE ( 24 - PF - 2.01 ) -  Kendini son iki yıl içinde İsrail 2. ligi, NBA, D-League, Porto Riko ve son olarak da Rusya'da bulan Clarke, bu zorlu ve yoğun maratonu en az 1 yıllığına geride bıraktı. Yeniden NBA'i zorlamayıp şansını Avrupa'da deneyecek olması, kariyeri adına en doğru karar oldu. D-League'den Avrupa'ya gelen 58 oyuncu arasında, gidişatının ne olacağını en çok merak ettiğim isim. - Coty Clarke'ın nasıl büyük bir yetenek olduğunu ve basketbol zekasının ne kadar ileride olduğunu anlamak için, onu sadece birkaç dakika izlemek yetecektir. Basketbolda versatil oyuncu dediğimiz kavramın direkt karşılığı olan Clarke hem hücumda, hem de savunmada tüm ince işleri ustalıkla hallediyor. Bu işleri sıfır gösterişle yapıyor olması, onu farklı kılan etkenlerden

Yeni Misafirlerimiz #3: Bryce Cotton

Image
Avrupa takımlarının D-League üzerindeki ilgisinin her geçen yıl artması, BSL ekiplerinin de ufkunu genişletmiş durumda. Russ Smith ve Ricky Ledo gibi önemli isimleri ilk kez kıta dışına çıkararak elde edilen başarıların, her geçen yıl adım adım büyütülmesi gerekiyor. Velimir Perasovic'i takımın başına getirdikten sonra yepyeni bir sistem değişikliğine giden Efes, kendi kimyasını oturtmaya çalışırken önemli bir kumar oynuyor. Oynadıkları bu kumarda, başarı ve başarısızlık arasında çok ince bir çizgi oluşturdular. Ya geçen yılki Laboral Kutxa'nın devamı niteliğinde bir organizasyon olacaklar, ya da barındırdıkları önemli eksiklikler yüzünden gemi su almaya en başından başlayacak ve tüm mürettebat batacak. Peki böyle karmaşık bir yapının içinde, takıma en son katılan Bryce Cotton neler yapabilir, verimli olur mu, Avrupa'da fark yaratabilir mi gibi birçok soru kafalarda canlanıyor. Yazımıza başlıyoruz. BRYCE COTTON ( 24 - PG/SG - 1.85 ) - Günümüzde 3

Yeni Misafirlerimiz #2: David Stockton

Image
Eğer soyadınız Stockton ise, ve babanız NBA tarihinde çok önemli bir yer tutuyorsa, beklentiler sizin için de doğal olarak fazlasıyla artacaktır. David'in psikolojisini anlayabilmek, kendinizi onun yerine koyabilmek çok zor. Babasını izleyerek büyüyen ve çocukluğundan beri hep onun gibi olma hayalini kuran birinin, gerçekleri zamanla idrak edebilmesi epey sıkıntılı bir süreç. David Stockton'ın kariyeri için en önemli olan durum, bu gerçeklerle yüzleşme sürecinin olabildiğince çabuk geçmesiydi. Hayal kırıklıkları yüzünden hayıflanmayı bırakıp oyununa odaklandığında, üniversite dönemindeydi. Babasının varlığını avantaja çevirmeye başladıktan sonra işler onun lehine dönmeye başladı. DAVID STOCKTON ( 25 - PG - 1.80 ) - David Stockton'ın maçlarını seyrettiğinizde, babasının bazı özelliklerini kaptığını görebiliyorsunuz. Bunun ilk örneği olarak, oyun zekasını söyleyebilirim. Zaten Stockton'ın, "IQ, basketbolda sahip olabileceğiniz en değerli özelliktir"

Yeni Misafirlerimiz #1: Ricky Ledo

Image
Salary Cap'teki inanılmaz yükselişle birlikte NBA'in çok daha cazip bir pazar haline dönüşmesi, şüphesiz ki en çok Avrupa'nın imajını zedeledi. Ekonomik açıdan zaten oldukça güçsüz olan Euroleague'in, elinde bulunan az sayıdaki değeri de zamanla kaybetmesi sürpriz olmaz. Avrupa'daki üst seviye oyuncuların yaşadıkları ikilem bir kenara dursun, D-League'deki önemli potansiyellerin önündeki denklem daha da karmaşık artık. Önlerinde 3 seçenek var: 1- NBA'de forma giyme şanslarını devam ettirebilmek için D-League'de kalmak. 2- Maddi yönden rahat olabilecekleri, ama kariyerleri açısından soru işaretleri barındıracak olan Çin. 3- Yeni bir uyanış yaşamak ve farklı bir maceraya atılmak için önlerinde duran Avrupa tercihi. Bu yazıda (bunun bir yazı dizisi olmasını planlıyorum), geçen yıl D-League'de oynayan, bu yıl ise Avrupa'yı tercih eden Ricky Ledo'yu biyografik / istatistiksel detaylara fazla girmeden tanıtmaya çalışacağım. Oyuncuları tanıtma